Loading...
Kızılırmak Mah. Dumlupınar Bulvarı Next Level  3A Kat:4 No:10 Çankaya/Ankara
Adres Kızılırmak Mah. Dumlupınar Bulvarı Next Level 3A Kat:4 No:10 Çankaya/Ankara
Gözde Güzin Erol Hukuk Bürosu

Tacir Yardımcılarına Genel Bir Bakış

İÇİNDEKİLER

 

GİRİŞ. 3

KISALTMALAR.. 4

  1. TACİR YARDIMCILARINA GENEL BİR BAKIŞ. 5
  2. Tacir Yardımcısı Kavramı 5
  3. Türk Hukukunda Tacir Yardımcılarının Düzenlenmesi 5
  4. Tacir Yardımcılarının Türleri 6
  5. Bağımlı Tacir Yardımcıları 6
  6. Ticari Temsilci 7
  7. Ticari temsilcinin tanımı ve unsurları 8
  8. Ticari Temsilcinin Temsil Yetkisinin Kapsamı 15

III.        SONUÇ.. 17

  1. KAYNAKLAR.. 19

 

GİRİŞ

Ticari işletmenin işlemlerinin yalnızca tacir tarafından yapılması iktisadi hayatın gerekleri göz önüne alındığında oldukça zordur. Bu sebeple kanun koyucu tacirin ticari işletmesini işletirken üçüncü kişilerden yardım alması gerektiğini kabul etmiş ve buna yönelik düzenlemeler yapmıştır. Buna göre ticari işletmenin işlerinin yürütümü için tacire yardımcı olacak kişiler “tacir yardımcıları” adı altında TBK ve TTK’da düzenlenmiştir. Tacir yardımcıları da tacir ile arasındaki ilişkiye göre bağımlı tacir yardımcıları ve bağımsız tacir yardımcıları olarak ikili bir ayrıma haizdir. Bağımlı tacir yardımcıları ticari temsilci, ticari vekil ve pazarlamacı olarak düzenlenmiştir. Bağımsız tacir yardımcıları ise acente, simsar ve komisyoncudur. Çalışmamızda öncelikle tacir yardımcıları genel hatları ile ele alınacak olup, daha sonrasında; bağımlı tacir yardımcılarından ticari temsilci incelenecektir. Bu kapsamda hem TTK hem de TBK hükümlerinde yer alan maddeler birlikte değerlendirilerek Yargıtay kararlarından da alıntı yapılmak sureti ile; ticari temsilcinin tanımı, unsurları, tayini ve temsil yetkisinin kapsamı konuları doktrinde yer alan görüşler ile birlikte incelenecektir.

I.                   TACİR YARDIMCILARINA GENEL BİR BAKIŞ

Ekonomik hayatın artan ihtiyaçları karşısında ticari işletme[1] vasfındaki teşebbüslerin faaliyetlerini tek başlarına devam ettirme imkânı oldukça zorlayıcı olduğundan, gerçek veya tüzel kişi tacirler,  ticari işletmelerindeki faaliyetlerin sürdürülebilmesi için yardımcı şahıslara ihtiyaç duymaktadır. İşte bu yardımcı şahıslar tacire bağımlı olabileceği gibi; tacirden bağımsız olarak da faaliyet gösterebilirler.

A.                Tacir Yardımcısı Kavramı

Ticari işletmenin faaliyetleri genellikle ticari işletmeyi kısmen veya tamamen kendi adına işleten ve dolayısıyla tacir sıfatını kazanan gerçek kişiler tarafından veya tacir tüzel kişi ise organları vasıtasıyla gerçekleştirilir. Bununla birlikte; ticari işletmenin bütün işlerinin bizzat işletme sahibi tarafından yerine getirilmesi şart değildir. Ticari işletmenin faaliyetlerinde tacir kendi iradesiyle tayin edeceği yardımcılardan faydalanabilir. Tacirin kendi iradesiyle seçtiği, ticari işletmesinin idare edilmesi, işletilmesi ve işlemlerin yürütülmesi için tacire bağlı olarak veya olmayarak faaliyet gösteren ve temsil yetkisi olan veya olmayan bu kişilere tacir yardımcıları denir[2]. (Prof. Dr.Rıza Ayhan, 2020)

B.                Türk Hukukunda Tacir Yardımcılarının Düzenlenmesi

Türk hukukunda tacir yardımcıları ile ilgili düzenlemeler TTK ve TBK’da yapılmıştır.

TBK’da yer alan tacir yardımcıları; simsar[3], komisyoncu[4], ticari temsilci (ticari mümessil)[5], pazarlamacı[6] olarak düzenlenmiştir.

TTK’da düzenlenen tacir yardımcıları ise acente[7] ve taşıma işleri komisyoncusudur[8].

Bunların yanında 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 225. ve devamı maddelerinde tanzim edilen gümrük müşaviri de tacir yardımcılarındandır. Ayrıca mevzuatımızda düzenlenmiş olan tek satıcı[9] da tacir yardımcısı olarak kabul edilmektedir.

C.                Tacir Yardımcılarının Türleri

Türk hukukunda tacir yardımcısı olarak nitelendirilen şahısları niteliklerine dikkate alarak bağımlı tacir yardımcıları ile bağımsız tacir yardımcıları olmak üzere iki ana gruba ayırmak mümkündür.

II.                Bağımlı Tacir Yardımcıları

Her ne kadar bu başlık altında ticari temsilci, ticari vekil, pazarlamacı ve diğer tacir yardımcıları düzenlenmiş olsa da; çalışmamızda yalnızca ticari temsilciye ilişkin hükümler incelenecektir. Ticari temsilci ile ilgili hükümlerin incelenmesine geçmeden önce temsil yetkisinin uygulamada en çok karıştırılan ve farklı bir anlama haiz olan vekâlet ilişkisi ile farkına değinmek yerinde olacaktır.

TBK’nin 502. maddesinde vekâlet sözleşmesi; vekilin, vekâleti verene ait bir işi görmeyi ya da işlemi yapmayı üstlenmiş olduğu sözleşme şeklinde tanımlanmaktadır. Doktrinde genel kabul gören tanıma göre ise vekâlet; vekilin vekâleti verenin faydasına ve iradesi uygun şekilde bir iş görme yükümlülüğü üstlenmesidir[10]. Bu tanımlama ile her ne kadar temsil ile vekâlet ilişkisi aynı gibi görünse de; bu iki kavramın temelde farklılıkları temsil yetkisinin dış ilişkiye, vekâlet ilişkisinin ise iç ilişkiye yönelik olmasından kaynaklanmaktadır. Vekâlet bir hukuki yükümlülük doğurmakta iken, temsil bir hak bahşetmektedir; vekâlet illi bir işlem iken temsil yetkisi hukuki sebepten bağımsızdır. Temsil ile vekâlet arasındaki bir diğer önemli fark ise bu kavramların hukuki niteliklerinden kaynaklanmaktadır. Temsil; tek taraflı hukuksal bir işlemken vekâlet eksik iki tarafa borç yükleyen bir tür sözleşmedir[11].

A.                Ticari Temsilci

Ticari temsilci ilk olarak Alman Ticaret Kanunu’nda (Handelsgesetzbuch) yer almış ve buradan İsviçre başta olmak üzere diğer kara Avrupa ülkelerinin hukuk sistemlerine girmiştir. Ancak Anglo-Sakson ve Fransız hukuk sistemlerinde ticari temsilci kurumu yer almamaktadır.[12]

818 sayılı Borçlar Kanunu ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 2011 yılında değiştirilirken, daha önceden ticari mümessil olarak düzenlenen kavram, mevzuatlar arasında kavram birliği elde etmek istenilmesine rağmen bu istek gerçekleştirilememiş ve 6098 sayılı TBK.’nın 547 vd. hükümlerinde “ticari temsilci”; 6012 sayılı TTK’da ise “ticari temsilci”[13] ve “ticari mümessil[14]” olarak kavramların düzenlendiğini ve kavram birliğinin elde edilemediğini görüyoruz.

Temsile ilişkin TBK m. 40 ve devamındaki hükümlere göre temsil[15]; bir kişinin hüküm ve neticeleri diğer bir kimsenin hukuk alanında doğmak üzere, o kimsenin namına ve de hesabına hukuksal alanda işlem yapabilme yetkisi şeklinde tanımlanmaktadır[16]. TBK m.40’a göre temsil, kişinin gerçekleştireceği bütün fiil ve işlemler bakımından değil, sadece hukuki işlemler bakımından caizdir. Ancak sadece sözleşmeler değil tek taraflı hukuki işlemler, hukuki işlem benzeri fiiller ve yenilik doğuran haklar bakımından da temsil yetkisi verilmesi mümkündür.[17]

Temsil yetkisinin kapsamı ve sınırlarının, yetkiyi veren hukuki işleme göre saptanacağı, başka bir değişle, bu hususun, temsil yetkisini veren kişi tarafından yapılan irade açıklamasının içeriğine göre belirleneceğini ifade edilmiştir. (TBK m. 41 ve 42).  Bu durum, ticaret hayatında bazı sıkıntılar neden olabilir. Zira bir işletmenin işlerini idare eden ve işletme sahibini temsile yetkili olan kişi ile işlem yapan üçüncü kişiler, duruma göre temsilcinin, işletmenin konusuna giren tüm işlemleri yapmaya yetkili olduğunu ve bu temsil yetkisinin, temsil yetkisini veren kişi tarafından sınırlandırılamayacağını bilmek isterler. Bu ihtiyacı karşılamak üzere, kanunlarda, işbu temsil yetkisinin kapsamı ve sınırlarının belirlenmesinde temsil yetkisini veren kişinin iradesinden bağımsız şekilde ticari temsilci kurumuna yer verilmiştir. [18]

1.                  Ticari temsilcinin tanımı ve unsurları

Eski Borçlar Kanunu m.449/1’de; “bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir” şeklinde olduğundan işbu ifade yanıltıcıydı. Bu tanım birkaç hususta eleştirilmekteydi. Bu sebeple yeni kanunda, eski kanundaki aksaklıklar giderilmeye çalışılmış ve eleştiriler dikkate alınarak çoğunlukla çözüme kavuşturulmuştur. Bu çerçevede tanımda geçen “….müessesenin imzasını kullanarak” ifadesi değişime uğrayarak; TBK m.547/I’de: “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” Olarak tanımlama yapılmak suretiyle çözüme kavuşturulmuştur. Zira ticari temsilci hiçbir şekilde müessesenin imzasını kullanamaz; kendi imzasını, işletme sahibini temsilen yaptığını gösteren bir ibareyi (vekâleten gibi) kullanarak atar[19].

TBK’da ticari temsilcinin düzenlendiği yerden de bahsetmek gerekirse; özel borç ilişkilerini konu alan ikinci kısmın içinde dokuzuncu bölüm “Vekâlet İlişkileri” başlığını taşımakta olup; ticari temsilciye ilişkin hükümlerin bulunduğu on ikinci bölüm “Ticarî Temsilciler, Ticarî Vekiller ve Diğer Tacir Yardımcıları” başlığı altında düzenleme altına alınmaktadır. On ikinci bölümde yer alan ticari temsilci ile ilgili hükümler okunduğunda ise, bu hükümlerin tacir ile tacir yardımcısının iç ilişkisini değil, tacir yardımcısının 3. Kişiler ile gerçekleştireceği dış ilişkinin incelendiğini görüyoruz.[20] Tüm bu genel çerçeve niteliği çizen anlatımlarımızdan sonra ticari temsilcinin tanımı, unsurları, atanması ve faaliyetlerinin kapsamı konularının izahı yapılmaya çalışılacaktır.

a)                 Tanımı

“Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.”(TBK m.547/1)

Ticari temsilci tayin etmek kural olarak tacirin isteğine tabiidir. Ancak; istisnaen ticari temsilci tayini bazı hallerde zorunlu kılınabilir. Örneğin TTK m.40/4’e göre; merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin, Türkiye’de şube açabilmesi için tam yetkili bir ticari temsilci tayin etmeleri mecburidir[21].

b)                 Unsurları

TBK’nın 547. maddesindeki tanıma müteakip hükümlere göre ticari temsilcinin unsurlarını şu şekilde tespit edebiliriz:

(1)               Bir Ticari İşletmenin Mevcut Olması

TBK’nın 547. maddesinin 1.fıkrasında verilen tanımından ticari temsilcinin mevcut olabilmesi için bir ticari işletmenin varlığına ihtiyaç olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de TBK’nın 547/1’de verilen tanımda ticari işletmeyi yönetmek ve ticaret unvanı altında taciri temsilden bahsedildiği için ticari temsilcinin sadece ticari işletme için tayin edilebileceği sonucuna varmak mümkündür. Buna göre esnaf işletmeler için ticari temsilci tayin edilemeyecektir. Hal böyle iken Yargıtay’ın bir kararında “Ticari mümessil hem ticari işletme hem esnaf işletmesi için tayin edilebilir[22]” denilmek sureti ile ticari temsilcinin esnaf işletmeleri için de tayin edilebileceği sonucuna varılmıştır.

(2)               Yetkililerce Tayin Edilmesi
(a)               Gerçek Kişi Tarafından İşletilen Ticari İşletmelerde
  • İşletme Sahibi

Ticari temsilci ataması tek taraflı bir hukuki işlemle gerçekleşir. Ticari temsilci atamaya, işletme işleten kişi yetkilidir ve işletme işleten, çoğunlukla işletmenin sahibi konumundadır. Fakat her zaman işletmeyi işleten kişi işletmenin sahibi konumunda olmaz. Böyle hallerde tacir sıfatına haiz olan kişi tarafından ticari temsilci ataması yapılır.[23] Ticari temsilciyi tayin yetkisi tacirde olmasına rağmen, temsil yetkisinin sınırları ve temsil yetkisinin hangi hallerde sınırlandırılabileceği TBK’da ayrıca düzenlenmiştir. Tacir TBK’nda belirtilen hususlar haricinde ticari temsilcinin temsil yetkisini sınırlandıramaz.(TBK m.549)

  • Kanuni Temsilci

Kamuya yararlı dernek ve vakıflar ve kamu tüzel kişileri işlettikleri (tüzel kişiliğe sahip olmayan) ticari işletmeler için ticari temsilci atayabilirler.

Velayet altındaki küçükler adına kayıtlı ticari işletmeler için de ticari temsilci atanabildiğini, bu atamanın küçüklerin velileri tarafından yapıldığını TMK m.352[24] açıkça düzenlemektedir.

Kısıtlılara ait ve kısıtlılar adına işletilen ticari işletmelerde vasilerin bazı tür işlemlerinin yapılması vesayet makamının[25] iznine bağlanmıştır. Hatta bazı durumlarda vesayet makamının izni de yeterli görülmemiş, örneğin vesayet altındaki kişinin sorumluluğunun veya önemli bir sermaye tahsisini gerektiren, bir şirkete ortak olması gibi işlemlerin yapılması, vesayet makamından sonra denetim bakımından[26] da izin alınmasını gerektirir[27].

Fakat belirtmek gerekir ki vasi sıfatıyla mahkemeden izin alınmadıkça yapılamayacak olan bazı işlemlerin, vasi tarafından atanan ticari temsilci aracılığıyla serbestçe yapılmasına ve sonuçta vesayet altındaki kişinin istenilen şekilde korunmamasına yol açabileceği ifade edilmiştir. Buradan hareketle, vasinin, kısıtlı adına ticari temsilci atayamayacağını kabul etmek gerekir.[28] Alman hukukunda ise, vasinin, vesayet mahkemesinin izniyle ticari temsilci ataması mümkündür.

  • Adi Şirkette
TBK m.625/3’e göre; genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için, bütün ortakların oybirliği gerekmektedir.[29]

(b)               Ticaret Şirketlerinde
  • Kollektif Şirketlerinde

Kollektif şirketlerde, ortaklardan her biri ayrı ayrı şirketi yönetme hak ve görevine sahip olup, ancak şirket sözleşmesiyle ve ortakların çoğunluğunun kararıyla yönetim ortaklardan birine veya birkaçına verilebilir (TTK m.218/1). TTK’nın 223/1 hükmünde, ticari mümessil atanması olağanüstü işlemlerden sayılmış ve bunun için de oybirliğinin şart olduğu belirtilmiştir.[30]

  • Adi Komandit Şirketlerde

Ticari temsilci tayini olağanüstü işlerden sayıldığından ticari temsilci atanması komandite ve komanditer ortakların birlikte verecekleri bir kararla gerçekleştirilebilir.[31]

  • Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketlerde ve Kooperatiflerde

Ticari temsilci tayini tıpkı adi komandit şirkette olduğu gibi olağanüstü işlerden sayıldığından ticari temsilci atanması komandite ve komanditer ortakların birlikte verecekleri bir kararla gerçekleştirilebilir[32].

TTK m.135’e göre: “Yönetim organı”, anonim şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulu olarak belirtilmiştir. TTK m.368’e göre yönetim kurulu, ticari mümessil ve ticari vekiller atayabilir.

  • Anonim Şirketlerde

TTK m.375/1.d[33] hükmünde, yönetim kurulunun müdürleri ve aynı işleve sahip kişileri atamasının ve görevden almasının devredilemez nitelikte görev ve yetkiler olduğu belirtilmektedir. Yönetim kurulu, TTK m.367[34] hükmü uyarınca yönetimi devretmiş olsa bile; ticari temsilci ve ticari vekil atama yetkisi ortadan kalkmaz.

  • Limited Şirketlerde

TTK m.631/1’e[35] göre; şirket sözleşmesinde aksi düzenleme yapılmadığı takdirde, ticari temsilciler ancak genel kurul kararıyla atanabilir ve yetkilerinin de genel kurul tarafından sınırlandırılabileceği belirtilmiştir. Limited şirketlerde birden fazla müdür bulunması halinde ise; 623. Maddenin[36] kapsamına girmeyen ticari temsilci ve ticari vekilleri çoğunluk kararıyla görevden alabilecekleri düzenlenmiştir. TTK’ya göre limited şirket tek kişiden dahi oluşabileceğinden; bu kişinin şirket müdürü görevini de üstenmesi halinde, dışarıdan üçüncü bir kişiyi ticari temsilci veya ticari vekil olarak tek başına yazılı bir karar olmadan veya örtülü olarak da atayabilir[37].

(3)               Ticari Temsilcinin Gerçek Kişi Olması

Tüzel kişilerin ticari temsilci olarak atanıp atanamayacağı tartışmalıdır. TBK’da tüzel kişilerin ticari temsilci olabileceğine ilişkin bir hüküm yer almadığından, tüzel kişilerin ticari temsilci olarak atanmasının TTK yönünden de mümkün olmadığı yönünde çoğunluk görüşü vardır. Bu nedenle ticari temsilci olarak tayin edilecek kişinin gerçek kişi olması gerekir. Zira ticarî temsilciye tanınan geniş yetkiler, temsil yetkisini veren kişi ile ticarî temsilci arasında güven ilişkisinin varlığını zorunlu kılar; tüzel kişilerin ticarî temsilci olarak atanabileceğini kabul etmek ise, yerine göre temsil yetkisini veren kişinin güven duymadığı, tanımadığı kişilerin tüzel kişinin organı olarak temsil yetkisini kullanmalarına neden olabilir[38].

(a)             Ticari Temsilcinin Ehliyeti

Ticarî temsilci olarak atanacak kişinin tam ehliyetli olması gerekmez; temyiz kudretine (ayırt etme gücü) sahip olması yeterlidir.[39]

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 28/I. maddesi uyarınca devlet memuru, ticarî temsilci olarak faaliyet gösteremez.

(4)                Ticari Temsilcinin Vekâleten İmzaya Yetkili Olması

Ticari temsilci gerçek kişilerde işletme işleten şahıs, tüzel kişilerde ise; yetkili organlar tarafından ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında ticari temsil yetkisi ile taciri temsil etmek üzere açıkça ya da örtülü olarak yetki verilen kişidir[40].

Ticari temsilci, ticari işletmenin işlerini sevk ve idare ederken, temsil ettiği tacirin ticari işletmesi münasebetiyle kullandığı ticari unvanı altına temsil yetkisini de belirterek kendi imzasını atmalıdır. Ticari temsilcinin işletme sahibi adına hareket ettiğini gösterecek şekilde imza atması, tacirin ticari temsilcinin yaptığı işlemle bağlanması için yeterlidir.[41]

c)                  Ticari Temsilcinin Tayin Edilmesinin Şekli

Ticari işletmeye atanan ticari temsilcinin bu sıfatı kazanabilmesi için açık ya da örtülü olarak yetkilendirilmesi yeterlidir. Zira TBK m.547/2[42] hükmü işletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumlu olduğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir şeklindedir. Başka bir deyişle ticari temsilci atandığının ticaret siciline etkisi kurucu değil, bildirici niteliktedir. Görüldüğü üzere, ticari temsilcinin atanmış olması yeterlidir; ticari temsilcinin bu sıfatı kazanması, ticaret siciline bağlı değildir.[43]

Ticari bir işletme için ticari temsilci tayin edilmesi şekle bağlı olmamakla birlikte; temsil yetkisinin ticaret siciline kaydettirilmesi zorunludur (TBK 547/2). Ancak hemen belirtelim ki, bu tescilini yapılmamış olması, temsil yetkisini etkilemez; temsil yetkisinin sicile tescil ettirilmesi geçerlilik şartı değildir. Bu tescil yapılmasa dahi ticari temsilci ile temsil olunan arasında ticari temsil ilişkisi kurulmuş olur. (TBK m. 547/2; TSY m47/3). Ticari işletme sahibi, ticari temsilcinin ticaret siciline tescilinden önce dahi temsilcinin yaptığı işlemlerle bağlıdır. Kanunun bu açık hükümlerine rağmen Yargıtay çeşitli içtihatlarında ticari temsilcinin ticaret siciline tescilini geçerlilik şartı olarak belirlediğini görüyoruz[44]. Fakat hemen belirtmek gerekir ki Yargıtay’ın kanuna uygun içtihatları da mevcuttur.

Ticari temsilcinin atandıktan sonra ticaret siciline tescilini isteme süresi TBK’da yer almamaktadır. Bu sebeple TTK m.30’da yer alan düzenlemeye göre aksi belirtilmedikçe tescili isteme süresi on beş gündür. Süre temsil yetkisinin verildiği, ticari temsilcinin atandığı andan itibaren başlar[45].

2.                   Ticari Temsilcinin Temsil Yetkisinin Kapsamı

a)                 Ticari Temsilcinin Yapabileceği İşler

Ticari temsilci; bir işletmeyi yönetmek ve o işletme sahibini, üçüncü kişiler karşısında temsil etmek üzere atanan bir tacir yardımcısıdır. Ticari temsilcinin temsil yetkisi, TBK 548. maddesinde, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili sayılır şeklinde hükme bağlanmıştır.[46]

Bu yetki, işletmenin amacıyla sınırlanmış genel bir yetki niteliğindedir. Buna göre, ticari temsilci, işletmenin faaliyet alanına doğrudan veya dolayısıyla giren bütün işleri yapabilir. Ticarî temsilcinin temsil yetkisinin sınırlarını tayinde kullanılan amaç terimi, objektif ölçütlere göre belirlenmekte ve ticarî temsilcinin, söz konusu işletmenin amacına ulaşabilmesi için faaliyet konusuna giren her türlü işlemi (olağan-olağanüstü) yapabileceği kabul olunmaktadır. Bu çerçevede ticarî temsilci, işletmede çalışacak işçiler ile hizmet sözleşmeleri yapmaya, bu sözleşmeleri feshe, işletmenin satış politikasını değiştirmeye, alacaklardan feragate, işletmenin faaliyeti bakımından gerekli olan taşınır, taşınmaz malların kiralanması için sözleşmeler yapmaya, işletmeye dâhil taşınmazları kiraya vermeye ve bu kira sözleşmelerini tapuya şerh ettirmeye, işletme sahibini mahkemede temsile, tahkime, sulhe, davayı kabule, davadan feragate, ibraya, icra takip talebinde bulunmaya, hakem tayinini, yemin teklifine ve reddine, yemine muhatap olmaya yetkilidir. Bu esastan olmak üzere; bankada hesap açmaya, hesabı kapatmaya, hesaptan para çekmeye, bankadan kredi almaya, alacağı devir ve temlike, hisse senedi alım ve satımına da yetkilidir.[47]

Ticarî temsilci ile işletme sahibi arasındaki yakın ilişki ve bulunması gereken güven duygusu, ticarî temsilcinin kendi yerine geçmek üzere başka bir kişiye ticari temsilci olarak atamasına engeldir. Fakat kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı müddetçe ticari temsilci, ticari işletmeye ticari temsilci dışında tacir yardımcısı atlayabilir. Bunun bir örneğini limited şirketlerde[48] görebiliriz.[49]

Ticarî temsilcinin sahip olduğu temsil yetkisini kötüye kullandığı hallerde; kendisiyle işlem yapılan üçüncü kişi iyiniyetli ise, yapılan işlem temsil yetkisini veren kişiyi, başka bir deyişle müvekkili bağlar (BK 548/I). Buna karşılık üçüncü kişinin, temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını bildiği ya da bilmesi gerektiği durumlarda, yapılan işlem TMK m.2’de düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturacağından burada üçüncü kişinin kazanımı korunmaz ve dolayısı ile yapılan işlem müvekkili bağlamaz.[50]

b)                 Ticari Temsilcinin Yapamayacağı İşler

Ticari temsilcinin temsil yetkisi esas itibari ile son derece geniş olmakla beraber; kanun koyucu işbu temsil yetkisine TBK m.548/2 ile sınırlama getirmiştir. Buna göre; ticari temsilci, açıkça yetki almadıkça taşınmazları devir veya herhangi bir hak ile sınırlandıramayacağı düzenlenmiştir. Çünkü ticari işletmenin varlığı ve devamlılığı, temsilcinin getiriliş amacıdır. Ticari temsilcinin, işletmeye ait taşınmazları ticari işletmenin konusu taşınmaz satımı olmamak kaydıyla devredemez. Aynı şekilde bir borçlandırıcı işlem olmakla birlikte, tasarruf işlemini yapma borcu yükleyen taşınmaz satış vaadi sözleşmesini de yapamaz. Eğer ticari temsilciye işbu taşınmaz devir veya ayni haklarla sınırlandırma yetkisi verilecekse de, bu yetkinin resmi şekle tabii olarak verilmesi gerekir.[51]

Ticari temsilci, bir gerçek kişi tarafından işletilen ticari işletmeye ortak kabul edemez, tüzel kişi tacirlerde TTK m.159 vd. hükümlerinde düzenlenen bölünme ve TTK m.136 vd. hükümlerinde düzenlenen birleşme kararı alamaz, işletmenin türünü değiştiremez, sermaye artırımı veya azaltılması işlemlerini yapamaz, mevcut ortaklardan birini şirketten çıkaramaz ve şirketin feshini isteyemez. Bu sayılan işlemleri ticari temsilci özel bir yetkilendirme ile dahi yapamaz.[52]

5941 sayılı Çek Kanunu m.5/3 ile çek hesabı sahibi gerçek kişinin kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin etmesi yasaklanmış; tüzel kişi tacir tarafından atanan temsilci veya vekil açısından herhangi bir yasak ön görülmemiştir. Her ne kadar gerçek kişi tacirin ticari temsilcisine, işletme sahibinin nam ve hesabına çek düzenleme yasağı getirilmişse de; bahsedilen fıkranın devamında, temsilci tarafından düzenlenen çekin geçerli ve hesap sahibinin hukuki ve cezai yaptırım açısından sorumlu olacağı belirtilmek suretiyle gerçek kişinin kendisi adına çek düzenlemek üzere temsilci veya vekil tayin edebileceği ve bu şekilde geçerli olduğu kabul edilmelidir.[53]

III.           SONUÇ

İncelememizde ticari temsilcinin bağımlı tacir yardımcılarından olduğunu, tacirin ticari işletmesinin işletilmesinin devamlılığı için atanması sebebi ile temsil yetkisinin oldukça geniş çerçevede çizildiğini, her ne kadar kanunda sadece ticari işletmeler için atanabileceği düzenlenmiş olsa da; Yargıtay içtihatlarının bazılarında esnaf işletmeleri için de ticari temsilci atanabileceğine yönelik kararlar verildiği, gerçek kişi ve tüzel kişiler tarafından atanabileceğini, atanan ticari temsilcinin bu sıfatı kazanabilmesi için açık veyahut örtülü olarak yetkilendirilmesinin yeterli olduğunu, her ne kadar TBK m.547/2’de işletme sahibinin ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil etmek zorundadır şeklinde yasa hükmü olsa da; yasa hükmündeki tescilin niteliğinin bildirici nitelikte olduğunu, fakat bazı yazarlar tarafından bu durumun eleştirildiğini, nitekim Yargıtay’ın bazı içtihatlarında da ticari temsilcinin ticaret siciline tescilini geçerlilik şartı olarak belirlediğini, atama güven ilişkisini ihtiva ettiğinden gerçek kişilerin ticari temsilci olabileceğini, ticari temsilcilerin bu yetkiye dayanarak temsil ettikleri işletmeye ticari temsilci atayamayacaklarını fakat ticari vekil atamaları konusunda bir sınırlandırma olmadığını, ticari temsilci olarak atanacak kişinin tam ehliyetli olmasının aranmadığını, temyiz kudretine sahip olmasının yeterli sayıldığını, ticari temsilcinin temsil ettiği tacirin ticari işletmesi için işlemler yaparken kullandığı ticari unvanı altına temsil yetkisini de belirterek kendi imzasını atmak suretiyle temsil yetkisini kullanması gerektiğini, kötüniyetli olduğu hallerde ticari işletme adına işlem yaptığı 3. kişi iyiniyetli ise 3. kişinin kazanımın korunduğunu fakat 3. kişinin kötüniyetli olması halinde işbu işlem haksız fiil olduğundan 3. kişinin kazanımının korunmadığını ve bu suretle temsil edilen tacirin de sorumlu olmadığını, ticarî temsilcinin işletmede çalışacak işçiler ile hizmet sözleşmeleri yapmaya, bu sözleşmeleri feshe, işletmenin satış politikasını değiştirmeye, alacaklardan feragate, işletmenin faaliyeti bakımından gerekli olan taşınır, taşınmaz malların kiralanması için sözleşmeler yapmaya, işletmeye dâhil taşınmazları kiraya vermeye ve bu kira sözleşmelerini tapuya şerh ettirmeye, işletme sahibini mahkemede temsile, tahkime, sulhe, davayı kabule, davadan feragate, ibraya, icra takip talebinde bulunmaya, hakem tayinini, yemin teklifine ve reddine, yemine muhatap olmaya yetkili olduğunu, bunun yanında; açıkça yetki almadıkça taşınmazları devir veya herhangi bir hak ile sınırlandıramayacağını, ticari işletmeye ortak kabul edemeyeceğini, şirketler ile ilgili bölünme, birleşme kararları alamayacağını, işletmenin türünü değiştiremeyeceğini, sermaye artırımı veya azaltımı yapamayacağını, mevcut ortaları şirketten çıkaramayacağını ve şirketin feshini isteyemeyeceğini incelemiş olduk.

IV.           KAYNAKLAR

 

TBK

TTK

TMK

Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, (Ankara: Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü,2020)

Hasan Pulaşlı, “Şirketler Hukukundaki Temsil İle Borçlar Kanunundaki Ticari Mümessil ve Ticari Vekil Ayırımı”, https://www.jurix.com.tr/article/8302,

Rıza Ayhan, Hayrettin Çağlar, Mehmet Özdamar, Ticari İşletme Hukuku Genel Esaslar (Ankara: Yetkin Yayınları, 2020), s.453

Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 17. Baskı, Ankara 2015

Kemal Oğuzman, Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. Baskı, İstanbul 2006,

Fahrettin Aral, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, 9. Baskı, Ankara 2012, s.387; Yavuz, Cevdet, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 10. Baskı, İstanbul 2012

Gönenç Gürkaynak, “Tek Satıcılık Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Sona Ermenin Sonuçları”, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt 8, S.85, Eylül 2013, s.14-29

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/756730

Oruç Hami Şener, Ticari Temsilci ve Ticari Temsil Yetkisi, Adalet Yayınevi,1. Baskı, Ankara 2015

https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/

 

 

[1] TTK m.11’e göre: “ticari işletme esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.”

[2] Rıza Ayhan vd. , Ticari İşletme Hukuku Genel Esaslar (Ankara: Yetkin Yayınları, 2020), s.453

[3] TBK, m.520-525

[4] TBK, m. 532-546

[5] TBK, m.547-554

[6] TBK, m.448-460

[7] TTK m.102-123

[8] TTK, m. 917-930

[9] Gönenç Gürkaynak, “Tek Satıcılık Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Sona Ermenin Sonuçları”, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt 8, S.85, Eylül 2013, s.14-29.  “Tek sözleşmesi mevzuatta özel olarak düzenlenmemiş olsa da, öğretide söz konusu sözleşme tipi ile ilgili farklı tanımlar mevcuttur. Hatemi/Serozan/Arpacı’nın tanımına göre: “Bir kimsenin (tek satıcının), yapımcının bölgede rakipsiz (tekel) olarak pazarlaması (distribütörlük) konusunda yapılan anlaşmadır”. Poroy/Yasaman'ın tanımına göre ise; “Tek yetkili satıcı, kendisine bırakılan bölgede tekel halinde müvekkil firmanın mamullerini devamlı olarak kendi nam ve hesabına satar ve pazarlar. Tek yetkili satıcı bağımsız tacir yardımcısıdır”. Tek satıcılık sözleşmesi nihai olarak doktrin ve Yargıtay kararları ışığında şu şekilde tanımlanmaktadır: “Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde, sürekli öyle bir sözleşmedir ki; bununla yapımcı, mamullerin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve kendi hesabına satarak bu malların sürümünü artırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir.”.  https://jurix.com.tr/article/2040#apacitation, erişim tarihi: 11.11.2020

[10] Fahrettin Aral, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, 9. Baskı, Ankara 2012, s.387; Yavuz, Cevdet, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 10. Baskı, İstanbul 2012, s.521.

[11] Aral, s.394.

[12] Hasan Pulaşlı, “Şirketler Hukukundaki Temsil İle Borçlar Kanunundaki Ticari Mümessil ve Ticari Vekil Ayırımı”, https://www.jurix.com.tr/article/8302, erişim tarihi:11.11.2020

[13] TTK m.4/c

[14] TTK m.218/2;223,235/2;368/1 ve 631/1.

[15]Ticari temsilci kurumunun temel kavramı olan temsil kavramının çeşitlerinden de bahsetmek gerektiğini düşünüyoruz. Bu sebeple; Oğuzman, Kemal, Öz, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. Baskı, İstanbul 2006, s.165. eserinden alıntı yapılarak bu konu açıklanmaya çalışılmıştır: “…İlk olarak doğrudan ve dolaylı temsil ayrımından söz etmek gerekirse; doğrudan temsil kavramının tanımı, bir kimsenin sahip olduğu temsil etme yetkisine dayanarak başka bir kimsenin nam ve de hesabına işlem yapması olarak yapılmaktadır. Bu temsil türünde başkaca bir işleme gerek olmadan temsilci tarafından yapılan işlem doğrudan temsil edilen ad ve hesabına doğmaktadır. Dolaylı temsilde ise doğrudan temsilden farklı olarak temsilci işlemi kendi adına fakat temsil edilen hesabına yapmaktadır. Dolaylı temsilde temsilci, üçüncü kişiyle işlem yaparken temsil olunanın haberi olmaksızın hak ve borçları devretmektedir. Bu açıdan dolaylı temsil, temsilin istisnai halini teşkil etmekte ve vasıtalı temsil olarak da adlandırılmaktadır”.. İkinci olarak aktif temsil-pasif temsil ayrımından söz etmek gerekirse; “…Temsil olunan adına irade beyanında bulunma ve işlem yapma yetkisi aktif temsil yetkisini teşkil eder11. Bununla birlikte temsil yetkisinin, temsil edilen adına hukuki işlem yapma yetkisini kapsamaması halinde pasif temsil yetkisinin varlığından söz edilecektir. Öğretide genel kabul gören görüş, aksi düzenlenmedikçe aktif temsil yetkisinin pasif temsil yetkisini kapsadığı şeklindedir12. TBK, sadece aktif temsili düzenlemiş, pasif temsile ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer vermemiştir.” . Üçüncü ve son ayrımda ise kanuni temsil-iradi temsil yetkisi incelenecek olup, bu konu ise Selahattin Sulhi Tekinay, Sermet Akman ve Haluk Burcuoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, İstanbul 1993, s.168 alıntılanarak izah edilmeye çalışılmıştır. Buna göre; “…İradi temsil, doğrudan temsil yetkisini tevdi edenin kendi iradesinden kaynaklanmaktadır. TBK m. 40-48 arasında düzenlenmiş olan temsil, iradi temsildir. Bu sebeple kanuni temsil istisna olarak söylememiz doğru olacaktır. Kanuni temsil, kendi isminden de anlaşılacağı üzere temsilin kaynağı olan bir kanun hükmünden kaynaklanmaktadır. Kanuni temsil ilişkisi bazı hallerde kanuni düzenlemenin bir sonucu olarak kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu anlamdaki temsil ilişkisi için verilebilecek en temel örnekler TMK m. 342’de düzenlenmiş olan velayet ilişkisi ile TMK m. 403 vd. düzenlenmiş olan vesayet bu duruma örnek olarak gösterilebilecektir.”

[16] Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 17. Baskı, Ankara 2015, s.424.

[17] Eren, s.425

[18] Prof. Dr. Sabih Arkan vd., Ticari İşletme Hukuku, (Ankara:Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü,2020), s.185

[19] Arkan. s.186

[20] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/756730, erişim tarihi: 09.11.2020

[21] TTK m.40/4: “Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunur. Bu şubeler için yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticari mümessil atanır.”

[22] Yargıtay 12 HD.,E.2014/30331,K. 2015/425, T. 13.01.2015, https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/ erişim tarihi:11.11.2020

[23] Prof. Dr. Sabih Arkan vd., Ticari İşletme Hukuku, (Ankara:Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü,2020), s.186

[24] TMK m.352: “- Ana ve baba, velâyetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler; kural olarak hesap ve güvence vermezler.”

[25]Burada yer alan vesayet makamı kavramından Sulh Hukuk Mahkemesi anlaşılmalıdır.

[26] Burada yer alan denetim makamı kavramından Asliye Hukuk Mahkemesi anlaşılmalıdır.

[27] Arkan, s.187

[28] Arkan s.187

[29]Ayhan, s.458

[30] Pulaşlı, https://www.jurix.com.tr/article/8302, erişim tarihi:11.11.2020

[31] Pulaşlı, https://www.jurix.com.tr/article/8302, erişim tarihi:11.11.2020

[32] Pulaşlı, https://www.jurix.com.tr/article/8302, erişim tarihi:11.11.2020

[33] TTK m.375/1.d: “Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları”.

[34] TTK m.367: “Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.”

[35] TTK m.631/1: “ Şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde, ticari mümessiller ve ticari vekiller ancak genel kurul kararı ile atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından sınırlandırılabilir”

[36] TTK m.623:

(1) “Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.

(2) Şirketin müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler.

(3) Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler.”

[37] Pulaşlı, https://www.jurix.com.tr/article/8302, erişim tarihi:11.11.2020

[38] Arkan, s.189

[39] Arkan, s.189

[40] Ayhan, s.457

[41] Ayhan, s.457

[42] TBK m.547/2: “İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir.”

[43] Ayhan, s.459

[44]Yargıtay 12.HD, 15.03.2007, E. 2077, K.. 4742:“... İbraz edilmiş olan vekâletnamenin tetkikinde vekaletnamedeki kapsamlı yetkiler gereğince vekil olan bu kimsenin ticari temsilci sayılabilmesi için borçlunun ticarethane maliki olmasının yanında vekaletnamenin, ticaret siciline tescil edilmesi de zorunludur...”. Bu karar için bk. Şener,107,

[45] Oruç Hami Şener, Ticari Temsilci ve Ticari Temsil Yetkisi, Adalet Yayınevi,1. Baskı, Ankara 2015, s.101

[46] TTK m.548: “Ticari temsilci, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili sayılır.”, Ayhan, s.460.

[47] Ayhan, s.460, Arkan s. 190

[48] TTK m.635: “- 397 nci maddenin beşinci ve altıncı fıkraları dışında kalan, Anonim şirketin denetçiye (…)(2) denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited şirkete de uygulanır.”

[49] Ayhan, s.460, Arkan s. 190

[50] Arkan s.192.

[51] Pulaşlı, https://www.jurix.com.tr/article/8302, erişim tarihi:12.11.2020

[52] Pulaşlı, https://www.jurix.com.tr/article/8302, erişim tarihi:12.11.2020

[53] Ayhan,s.461.


Tacir Yardımcılarına Genel Bir Bakış
Yasal Yardıma mı İhtiyacınız var? Hemen Bize Yazın!